30 Eylül 2012 Pazar

Kalbi ezen bir pazar akşamı. Kıpırtsız, yağmursuz, uzak ormanlardan çağrılmış pus akşamlarla, yalnız.



Bırak gönlüm kırık kalsın biraz da, dedi adam.

Söyleyecek bir söz yoklandım; içimden bir şarkı geçti, bir şiir hatırladım, kış geldi, şehirler geçtim, otobüs camlarında buğu yaptım, kar yağdım, turuncu sokak lambaları gördüm, hastane odasında bekledim, mezara ölmüşü indirdim, canım cansıza dokundu, cansızlığımı bildim, kadınlar tanıdım, annemin ölümünden korktum, anneannemin haberini birden duydum, üç gün üç gece uyuyamadım, düş gördüm, turkuvaz balıkları okşadım, istiridye kabukları biriktirdim, onları hep kaybettim, çiçekler aldım kendime, kadınların adlarını hatırlayamadım, Before Sunrise'la Before Sunset'i art arda izledim, bir ikindi vakti İzmir'den bir daha geri dönmemek üzere ve kimseye ve sahiden hiç kimseye haber etmeden ayrıldım, tahta masanın üstüne dökülen susamları parmağımın ucuyla topladım, telefon kulübesinden birilerini aradım, konuşmadım, Beyoğlu'nda bir aşağı bir yukarı yürüdüm, durmadan sigara içtim, kallavi yemekler yedim, inşaatta ateş yakıp uyudum, dayak yedim, kavgadan kaçtım, silahın nasıl bir şey olduğunu sağ bacağımdan bildim, sarhoşları ve mutasavvıfları aynı vapurda gördüm, adadan döndüm, bir yıl annemi ve babamı aramadım, ailesel kavramlardan hiç bahsetmedim, akşamüzerleri göl kıyısında Orhan Veli okudum, biraz aşık oldum, çoğusunu unuttum, bakkaldan beş katlı 'Kames' top aldım ilk gün patlattım, bisikletten düştüm, ambulansla meskun mahale en uzak hastaneye kaldırıldım, geceleri odamda mum yaktım, günlüklerime abimden başka kimsenin adını yazmadım, yağmuru sevdim, arkadaşlarım oldu, bazılarına kardeşim gibi sarıldım, birdenbire kül oldu, deprem gecelerinde arabada uyudum, para karşılığında hamallık yaptım, üniversiteye gidecektim, skolyozum olduğunu çok sonra öğrendim, mide ağrılarımı hep sevdim..ve dedim, tüm bunlar, söylenecek bir söz bırakmış olmalı bir yerlerde, ölümcül baş ağrıları bulaşmadan hemen önce, desem dedim bir şey bu adama, merhem gibi bir şey.

Durdum. Yüzüne bakacak gibi döndüm. Bıçakla kesilmiş bir bileğin üstünden geçip giden rüzgar, gelip oturdu aramıza.

Hiç bir şey diyemedim.