iz


biri beni tutup ellerimi
biri tutup gözlerini
gözlerime 
biri şu yolları 
örtüp sıcak bir kar altında 
üstümü
bir seni
bir beni

onüçkasımikibinonbir
..................................................................................................................................................................


Olacak gibi değil
Balıkçıların kahvesinde zaman
çayla geçiriyor ömrünü
param çaya yetişemiyor
midem yanıyor
geçmek bilmiyor zaman
ahşap duvarlar inadına büyüyor
Asma kat düşüyor birden bire
başını kaldırıp bakmıyor kimse
Her bir kimse kimsesiz gibi
Kumarbaz Balıkçıların Kahvesinde
yalnız birden bire bir at koşuyor dört nala
hepsi birden bir olmuş gibi ata bakıyor
sonrası zaten çay dolusu küfür
kendi hiç kimseliklerinde

beşocakikibinonbir/beylerbeyi

................................................................................................

evini terk etmiş bir adamı anımsıyorlar
kumardan yorulmuş kumarbaz balıkçılar
"işsizdi. bunalıyordu. zift gibi
yapışıp kalıyordu üstüne,karanlık."
diyor yaşlı olan.
"Maça gidiyorum" diye çıkmış evden.
dönmemiş bir daha
sonrası polis,savcı falan..
sonra yemek geliyor kumarbaz balıkçıların kahvesine.unutuyorlar
evini terk etmiş adamı.

beşocakikibinonbir/beylerbeyi

................................................................

/sıkılgan yıl sonu/
boş sıralar ve sıkılgan
bir öğretici/uyukluyor
buraya iz bırakmış varlıklar
izsizliklerini sürüklüyorlar
kırık kaldırım kenarlarından
biliyorum.
ne aleksi ivanoviç ne bilmem kim
sıraların arasında toz sesi
dolaşıyor sade
sıkılgan/
pencerenin ardında suskun bir gün ve kış/uyukluyor

aralıkikibinon/nişantaşı

.........................



Hangi birinizin gömleğine kusayım öfkemi
siz ona da afiyet olsun dersiniz ya

ne biliyorsunuz ki
ne duydunuz ki
ahkam kesmeye kalkışıyorsunuz
ulan ellerim acıyor desem
alıp resim yaparsınız
anca parmaklarınızı yiyin
ve oh! afiyet olsun deyin!

öldürün bütün çocuklarınızı
öldürün
onlar ölmek istemeden

sekizocakikibinonbir/beyoğlu


..............................

Ölünün
ellerini saklayın
yoksa
utandıracak sizi
ulu orta!
.....................


zamanlar geçicek sıcak çikolatalar katılaşacak gece yarısında,ne olacaksa gece yarısında olacak.mesela üsküdar'dan bir otobüs kalkacak hisara doğru,hisara gelmeden sen bineceksin otobüse,en arkada gizlenen yüzümü görmeden. ben seni tanımayacağım -hep yalandan- sen beni belki kamburumdan.beyaz ışıklar geçecek yanımızdan hızla, hızla geçeceksin nefesimden şehrin bütün yosunları ölecek o gece şehrin bütün ışıkları ve laleler..yalnız sen Luna. geçerken önümden elin elime değecek belki de yanlışlıkla bomboş bir otobüste. Tanrı'ya yalvaracağım o an şu lanet belediye otobüsü denize uçsun ve şoför dışında kimse kurtulamadı diye bir satır düşsün diye gazetelere.Senin üstünde siyah bir elbise her yanından tüller dökülen sonra ben bir de hemen yanıbaşında denizin üstünde,gün doğarken şehre kıpkızıl..