21 Şubat 2011 Pazartesi

-          Al bakalım bu senin
-          Aa ne var bunun içinde?
-          Trenden inince açarsın
-          Çok merak ettim ama açayım şimdi hadi
-          Olmaz,şimdi açma sürprizi kaçar
-          Kaçmaz yaa
-          Hem kesin korkarsın şimdi açarsan
-          Niye korkayım tatlım sen varsın ya yanımda
-          İşte o yüzden korkarsın kızarsın bile hatta
-          ..nasıl yani? Kesin o kötü şakalardan var içinde değil mi?
-          Açma istersen şimdi
-          Hmm anladım sen korkuyorsun hediyeni beğenmicem diye değil mii korkak korkak
-          Hayır korkmuyorum aslında..
-          Hiiç lafı uzatmaya çalışma ben açıyorum bunu bişeycik olmaz
-          Dur açma! Bi dakika bir şey söylicem..
-          Hokusspokusss
-         
-         
-          Aman bi fotoğraf için mi bu kadar gerildin ya
-         
-          Bu fotoğrafı anlamadım ama ben pek galiba ne anlama geliyor bu el?
-          Hiiç.. işte.. neyse.. trenin saati kaçtaydı? Öyle şaka falan olsun diye şey yaptım ben şaka bu fotoğraf fln yani
-          Ama espriyi çok anlamadım galiba ben ya
-          Boşver boşver mühim değil. Garson hesap lütfen!
-          Aa bu senin elin değil mii
-          Evet öyle az buçuk ama çok da şey yapma sen yani mühim değil gülüp geçersin işte falan diye..
-          Gülüp geçmemi o kadar çok mu istiyorsun
-          Ben sadece gül istiyorum
-          Efendim? Anlamadım. Biri şu lanet müziği kıssın tanrı aşkına!
-         
-          Bir şey demiştin?
-          Tatlı yer misin diyorum güzel olur ağzın tatlanır yola çıkmadan
-          Olur sen hangisinden yiyeceksin?
-          Ben kahve içicem
-          Ama tatlı yiyelim dedin
-          Yok ben tatlı yer misin dedim sadece
-          Hey garson şu müziği kısar mısın!
-          Üşüdün mü?
-          Yok iyiyim böyle
-          Pekala. Tiramisu?
-          Aşure yiyeceğim ben
-          Peki
-          Tren biletim sen de mi
-          Sana vermiştim ben. Dur sorup geleyim rötar var mı falan diye
-          Gitme boşver konuşuyoruz ne güzel
-          Hemen gelicem


·         bakar mısınız?
·         Buyurun
·         Bu tren gidecek mi?
·         Evet
·         Saatinde mi?
·         Evet
·         Rötar falan yapmaz mı yani ne bileyim iptal falan olmaz mı sefer
·         Yok evladım niye olsun
·         …Ateşin var mı
·         …var.
*    sağol. bi şey diyebilir miyim
*    buyur
·         Bırak gitsin tren olmaz mı bildiği gibi yoluna gitsin işte. İçimi istila eden acıyı anlatamıyorum böyle bekleme salonlarında,okyanusun orta yerinde tek ayak üstündeyim böyle kırık bi tahta parçasının üstünde umutsuzca.. ne yana dönsem deniz ne yana dönsem fenersiz kıyıdan süratle uzaklaşan denizci gibi çaresiz..bırak gitsin tren yoluna. Sorma şimdi bu elinin fotoğrafı falan da neyin nesi diye işte kızma.. hem bilirsin zaten yağmurdan korktuğumu sorma..hem şu dilime dolanan suspusluğu da çözemem bir türlü bilirsin hem..açılmıyor ipleri birbirine dolaşmış tüm seslerin ama dur dinle sen yine dinle dur kızma hemen öyle bırak kalsın tüm valizlerin yerinde öyle ayaklanma hemen işte dursun durduğu yerde garın saati bela çiçeğini vurmadan gitsin işte tren yoluna bildiği gibi..kızma
·         Evladım manyak mısın nesin ne içiriyorlar size anlamıyorum ki çekil git çekil akşam akşam bela açıcan başıma..töbe töbe..




-          Noldu bir sorun mu varmış ne dedi adam? Rötar mı yapmış tren?
-          Bilmem. O adam da bilmiyormuş.
-          Ne konuştunuz o zaman o kadar kahven soğudu.
-     Trenden falan işte..Bir kahve daha söyler misin bana..






6 Şubat 2011 Pazar



katbekat açılıyor ellerim katbekat iskambil
uçkenarları çok kir birikintili 
çok sinek valesi


yırtık yelkenlere öykünerek ve içlenerek
açılıyor ellerim rüzgar rüzgar kaos
/yüzyüze yüzsüz/ 


oysa öyle açılarak
kelebek gözlü kanatlardan
ve öyle karanlıkyabancı pamuk şekeri
avuttuklarımdan
bir el açıp temizle-meli-sin-mi


umutsuz temyizlerden ziyadesiyle 
yorulmuş yaşlı işçilerden 
bir el izi aşırıp
sürebiliriz belki 
alnımızın kıvrım yalnızlıklarına


balıklar birikir sonrasında
el ayalarından büyük turuncu
hayli komik hatta
günbatımlı şiirlerden nasipli


bir şehir eskimesinin rikkatli zaman fısıltısıyla sancılanması
işte sürdürüp durduramadığım müptelaya
hasıl eden acıkma
                                                       bir nevi empirisitkaos
                                                       bir nevi denizdolusuistiridyekabuğu

öyle
el içlerine doluşturan 
el içi boşluklarıyla


yedişubatikibinonbir/çamlıca/

O'na dair

\


gözlerimizi mıhlamışız bir büyük yalnızlığa
sever gibi saklıyoruz dilimizin altında kurşunu
lacivert bir balığın karnında susuyoruz
gizleyerek fena yerlerimizi
ve ne varsa gök ağrılarına dair
Evet yalnızız peyami!
Evet simeranya yok!
siyah topraklı dehlizlerde
yalnız umut denen forsa avuntusu
halt bilir yüz uykusuz gece periyotuyla
pencereye taş atmayı
                      kırar gibi göziçlerini


ziyadesiyle düğüm düğüm boğuluyor
uluortanefesimiz ve göğüs boşluklarını
dolduruyor gam-ı sükut


ses izlerimizi ölüm korkusu bürümüş
bürünmüşüz bir büyük yalnızlığa
ve kirli kordonumuz
kesilirken diş kenarlarıyla
kaybetmişiz gerçeklik algısını
sonrası zaten malumun
sonrasızatensonrasızaten..


\\


en nazenin gizsusmalarından başlıyor
dişlerini geçirmeye
siyah
    kırık
        küçücük
dişlerinden bunca acı doğmaz diyor
puslucam ardlarından kirpikucuyla
bakışan ruj lekeli kahkahalar
yüzlerinden belli
hiç kar görmedikleri
görselerdi mutlak duyarlardı çünkü
kendi çığlıklarını
      dehşetle
fersah fersah uzak bir batık geminin
küflü kapı aralarından
çünkü ne çok iştahla dolanıp dursa da baş ağrılarının
ayak ucunda\öyle büyük ısırmalarla bitirmez
bir türlü bu garip türlü
çok karanlıklı yemeğini
ısırmaktan ziyade kemirmekle iştigal etmektir
çünkü en büyük hazzı
çünkü ancak bir kemirilen
bilir her andönümünde
birdenbire boğazına doluşan
ağız dolusu susmayı
çünkü maharetidir /yalnızlığın/ en evvel
siyah
    kırık
        küçücük
dişleriyle can çekiştirmesi
kelama dair ne var ise

beşşubatikibinonbir/aya irini