Mesat Özen'e

Eğer şairsem;

Şiir şiir büyüyorsa yaralarım

Kentin ışıkları görünür görünmez

İçime tumturaklı bir kasvet oturuyorsa

Çöküyorsam yaşlıca bir çınarın yanına

Gençliğimi yanıma alıp da Beyazıt’a çıkıyorsam

Bir gün bu şehirden çekip gitmekten korkuyorsam

Bileğimin üstünden ince bir çizgi

Geçiyorsa gece yarılarında

Ne varsa yaşanmamış farz edip arıyorsam çocukluğumu

Fecre doğru bir düş hatırına intihara kalkışıyorsam

Kararıyorsa gözlerim uzun oturuşlar ardından

Memursam

Fırından çıkmış taze ekmekler varınca çocuk esirgemeye

Ay çatlıyorsa ıstırabından

Ne zamandır adamakıllı kar yağmıyorsa ankaraya

Biz hep aşkı

Hep o büyük şairlerden devşireceğiz sanıp

Yaşamak telaşında umutsuz kaldıysak

Sirkecigarpalas32’yi bir türlü bulamıyorsak

Üsküdar’da yaşamak

Yoksulluğumuza ağır geliyorsa

Kafka ölümden korkmuyorsa

O tren bir türlü girmiyorsa şehre

Kırgınsam

Bozuk atıyorsa bildik adresler yüzüme

Yüzüm yeni günahlara gebeyse

Gaipten bir Neşet Ertaş

Fısıldıyorsa biri kulağıma

Sana bir türlü açamıyorsam sırrımı

Hüzünşen bir kahkahanı anıyorsam

İçimden bir şeyler kopup gidiyorsa

Nereye yağacağını bir türlü kestiremeyen bir yağmursam

Durup durduk yere rüyama geliyorsa ömer haybo

Devrim’de oturup ve dahi üşüyerek

Şiirler okuduysak gecenin ortasında

Yakalandıysak birkaç ölüm sonra kar’a

Uzak, uzun, ölesiye soğuk bir kar akşamında

Gri gri öksürdüysem adını

Yalnızsam

Kuzguncuk’ta altı bardak üst üste

Şu berbat çayı içtiysem

Özlediysem

Ağzım kül tablasına dönmüşse

Eski adamlardan kim kalmışları unuttuysam

Şehre düşecek bir yol bilmiyorsam

Kaybolduysam

Bulanık bir kibrit kokusundan

Daha fazlaysa bu kekre sükut

Jilet kesiği gibi yürüyorsa damarlarımızın içinde

Dişlerim çok sigara içmekten böyleyse

Bir kentlinin ağzıyla gülüyorsam sabahları

Ve evet,

Üçüncü sınıf bir şairsem

Yalansa tüm bu yavşak kelimeler

İçimde susturamadığım küfürler

Ve birkaç şiir varsa

Ve seviyorsan hala ismet özel’i

Ve tütüne

ve Üsküdar’a

Ve Turgut’a

Ve Neşet’e

Ve denize

Ve ankaraya

Ve yola

Ve kar’a

Ve altı bardak çaya

Ve eski aşklara

Ve erzuruma

Ve çocukluğa

Ve özleme

Ve yalnızlığıma

Ve sana dair ne var ise

Yalandır.

Yalandır sevdiğim şiirlerin

Yalandır Fatihin evliliği

Ancak doğrudur dostlarımın birbirini hiç sevmediği

ve

ıı.

Yalnız hala gelir durur düş aralarımda bir nargile kokusu, bir parça şiirin ulu orta.

Ah ulan ne oluyorsa ulu orta ne oluyorsa birdenbire
ve bir altı patlar niyetine yanımda Turgut şiiri
ah ulan hep
bu çirkef aynalarda
öfkemi öldürüp çıktım karşına
ah ulan
neredeydin onca vakit önce
ben öldüm usta bir sefer
adım gbi hatrımda o sabahı bulamayan gece ah ulan sen nasıl bilmezsin
ağzımın içine soktum bi smith wesson
ölür gibi sarılamadım lan şöyle sana
ona
herkese
şöyle içime siner gibi
ağzıma bütün  cipralexleri doldurduğum gece
usta nefesimin ne vakit durduğunu
anlatıyorum sana
milyonlarca fersah uzaktaki bir şehirde
kar altında
ölümüne soğuk
karanlık
bir mutfakta
ellerim çatlarken
yo hayır çatlarken değil
parçalanırken
her tütün sarışında
ulan göğsümde okyanus gibi bir hıçkırık birikmişken
köpekler havlarken yüzüme
cebimden bozuk paralar dökülürken
ulan yapayalnızken bir dağ başında
bir daha dönemeyeceğimi düşünürken
bir daha ellerim öyle ılık denizlere ulaşamayacak lan derken
ölmekten korkarken
biterken bir aşkın son şevki
tam kalbimin ortasına sedef çakısını yaslamışken kadın
usulca çevirirken içimde
dağılırken
ah.

anmıyorum lan kimseyi artık ve beni
koduğumun unutulma güdüsü
en hayvani yanlarıyla kabarıyor göğsümde
yahu kartları karıyorum boş bir sokakta
yahu bir sayfa açıyorum ardımsıra gelmiyor kelimeler
nasıl ölebileceğime dair hiç bir şey bulamıyorum
yaşamak diyor Dostoyevski en boktan halde de olsa yaşamak
ama bu kelimeler var ya
yakama yakışır gibi
sokup gırtlağıma elini göğsümde bir yeri parçalayan
kelimeler var ya
beyaz bir tavşanı avuçlarımla öldürür gibi
yüzüme patlar gibi kanı
patlar gibi hep sabaha karşı
bütün büyük savaşlar
ah ulan be
ismail kılıçarslan'dan bahsedicektim sana
böyle olmadı
davidoff bul gümrükteki çocuktan
biraz para var cebimde
biraz üstü yazılmış peçeteler
ne yazdığını bilmiyor kimse
sen biraz gel denize doğru
sen biraz
ben biraz
ah ulan.

ikibinonikiistanbulağustos