9 Temmuz 2015 Perşembe

Yılgın bir akşamüzeri gibiyim, durmaksızın. Mücadelenin o baş döndüren şehvetine karşı hiçbir arzu duymadan öylece uzanıyorum. Neden böyle oluyor bilmiyorum? Neden azıcık da olsa bir şevk yok...

Kaybedeceğimi görüyorum. Eli açık oynuyor . Biliyorum devrilecek bir kül tablası daha. Ama kaldırıp elimi müdahale etmeye zerre takat bulamıyorum ruhumda. Kaybetmek ve hızla tütüne ve çocukluk ağrılarıma sarılmak en kestirme yol geliyor. Yeterince tütünle yarayı iyileştirebilecekmişim gibi saçma bir duygu çörekleniyor kaybedeceğimi anladığım vakitlerde.
Kazanmak.
Kazanmak ne ki?
Takım elbiseli bir ışıklı salonda hızla yere inen plastik bir giyotinden fazlası değil.
Değil mi?
Bilmiyorum.
Şimdilik, sahile inmek ve şiirden medet ummak, kafi.