3 Mart 2013 Pazar

Ölmek ne ki ve fesleğen


Belki dünya biz öldükten sonra da dönecek ve işin tuhaf ve meraka ram olan yanı, toprak altında da dünyanın döndüğünü hissedemeyeceğiz mi?

Ölüm, belki de en çok bir doğum gününün alt metni olabilir çok hollywood bir filmden çıkmış sevgilisiz adamlar namına yağmuru beklerken,sinema önlerinde.

 Durup düşününce durup bakınca ,durup, onca kar ve onca sigara, hiç küle dönüşmemiş, ya bir yerde saklanıyorlar ya da hiç yaşanmamış gibi. Hiç. Hiç'ten kurtaran şey bizi, galiba, iz.

 İz olmasaydı, hiç olabilir miydik sahi? Hiç olabilmek bir sahicilik mi sahiden? Avcuma aldığım ve ezdiğim topraktan fazlasıysa sahi olan?

 Hiç yaşanmamış gibi, bunca sigara içmiyor olsam, öksürük krizleri tutmasa çok gülünce, koşunca bir uzun sarı,soluk,çekirge dolu bir tarladan,gözümü kapatıp çocuk olamayınca,hiç yaşanmamış gibi. Bir yanıyla iz’in bedenimde bıraktıkları soyut bir hatırayı temsil ediyorlar.(mı?) Semboller ve köke dair bir şeyler mi yani tüm bu zamanlardan sonra iz diye takıp takıştırdığım.. 

Ama kararmaya pek nazlı bir bahar akşamının gökyüzünde dolanan,ellerime bulaşmış fesleğen kokusu var?.. Onu hangi repliğe sıkıştıracağımı bilmiyorum inan ki, ve acısını, bir yerlerde canlı kanlı duran bir ölüm haberi gibi. Belki ölmek, sandığım kadar sıkıntılı bir mesele değildir.

Ve ölmek, yanıbaşımdayken, kendi gerçekliğimi nasıl kurabilirimki? Hem kim söyledi bir geçekliğe sığınmamız gerektiğini?

Hem ölmek ne ki? Demek var afili bir Shakespeare cümlesini arakladığımı kimseye çaktırmadan ama ‘sahiden’ ölmek ne ki? Bu, hiç ölmeyecekmiş duygusu nasıl dimdik durabiliyor göğsümün üzerinde? Hem nasıl ölebilirim ki? Bir yanından bakınca gerçekliğimizin, bütün ölüm haberleri,  film arası kıvamında soluklandığımız, kendi katarsisimizi var ettiğimiz altı çizili satırlar değil mi?

Bilmiyorum.

Benim bildiğim mesel(e)a, maaşımın halen yatmamış olduğu ve parasızlığımı kimseye çaktırmamaya çalıştığım. Bu kimin gerçekliği şimdi? Sahici olan bir hikaye miydi çikolatalı kruvasanların olduğu kelimeler. Ve sahiden, sahici olması gereken bunlar değilse, çikolatalı kruvasanların, maaşsızlığın, fesleğen kokusunun iz’lerini hangi kaseye koyacağız? Üzerine süt döküp, filmlerdeki kahvaltılar gibi bir kahvaltı yapabiliriz belki tüm bunlarla. O zaman sarışın kadınlar ve ideal erkekler olabiliriz.(mi?)

Sahi, sarışın kadınlar da ve sağlam vücutlu adamlar da ölüyor mu? Herkes ölebiliyor mu, sahiden?



martikibinonüçistanbul

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder