16 Nisan 2012 Pazartesi


bazen bir şeyler çok saçma bir hal alıyor. Bazen bir hal bile alamıyor hiçbirşeysizleşmişliğim.


bazen canım çok sıkılıyor ve lanet mesainin saati bir türlü dolmak bilmiyor. Çoğusu içimde küçücük ufacık bi halta yaramayan kelimeler birikiyor kimseyi anlamıyorum buna en çok şahsım dahil ve çoğusu sorgulamaktan yoruluyorum.


Neden böyle oluyor ki sahi? sahi neden şimdi bu cümlelerin püsürlerini yazıyorum ki ve sahi öldüğümüzde nolucak bütün yağmurlar? yine basılmamış bir kar birikintisi var beynimin köşesinde bir yerinde ve bu beni çıldırtıyor. yalnızlık gibi mesela. çıldırtıyor. her neyse. bir yol nasıl bir şeyse ve gitmek olabilidiğince ardımsıra nasılsa..nasılsa anı izlerinden bir yol bulup kendimi bulma çabam her neyse.. şimdi durup bakınca anı iskeletlerine ve durmadan sigara içerek, 'hepsi ayrılık hepsi deniz sesi.'


Şimdi bu insanlar mesela..şimdi bu yağmur mesela.. taksi camından vurup duran alnımın ortasına..bir silahın içinden ansızın fırlamış bi cam kırığı gibi alnımın ortasına.bunalan bir şiir okudum biraz önce. kulaklarımdaki uğultu yalnızlık sınırını geçti. kaybolmuş gibi hissediyorum boşlukta. bu hoş geliyor, uğultu yükseldikçe yükseliyorum karanlığımda. yağmur asla durmayı düşünmüyor. sen beni tanımıyorsun ben seni tanımıyorum. yağmur, inleyen bir kurşun gibi uğultuyla yaklaşıyor ve vuruyor tam alnımın ortasına.


tüm bunlar için kusura bakma. hepsi kırbaç izlerinden anı demetleri yapmış bir forsanın yırtık bir terlik ayası kadarki fasaryası.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder