Bir ölünün sesiyle şarkılar susuyorum. Kimse görmüyor
ellerimi.Kimse bilmiyor..
Yerin milyonlarca kat aşağısında,içimin içinde bir
yerlerde,rutubetten dökülmüş her yanı,karanlık,yosunlu,soluksuz dehlizlerde
artık kaybolduğumu anladığımı..kimse bilmiyor.
Ne vakit bir lahza kelam ile söyleşecek olsam sesim,hiç
tanımadığım bir adamın sesine bürünüyor. En çok sesimi kaybediyorum “gündüz”
dedikleri çoraklıkta. Vurup dursam kapıları bu karanlık dehlizde neye
yarar..kimseler olmuyor sorduğum adreslerde. Artık düştüm. Dizlerim üstüne. “Bir
el ile uzanıp göğsüme bu karanlığı çekip alın,bu dehlizleri bir bir öldürün ve
güneşle yıkayın sesimi..” diyemiyorum. Bir ölünün sesiyle susuyorum. Haddinden
fazla hiç kimseyim..oysa kar altında,yavaş yavaş,uykuya dalıp,Luna’nın
avcunda,sıcacık,uyanmayı düşlemiştim..Lakin sade kar örttü üzerimi,sade
ölememek..
Kaçar gibi kardan. Susar gibi tüm bildiklerini. Ne varsa
varlığa dahil çıkarıp varlığımdan kendi karanlık yokluğuma gömüyorum sesimi. Tanımayın
beni insan artıkları! Sormayın halimi kime ne!
Kaçıyorum sizden görmüyor musunuz! Görmüyor musunuz ellerim
nasıl telaşsız gömülüyor toprağa nasıl içiyorum yalnızlığı yavaş yavaş,zehrin
tüm arzusunu hissede hissede,nasıl kapıyorum gözlerimi görmüyor
musunuz..görmüyorsunuz. biliyorum. Ama yalvarırım kendi yalnız yalnızlığımla
,ölümden ve yalnızlıktan bir türlü kurtulamadığım gerçeğiyle,yalnızca
susun..artık.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder