şimdi sen uzakta
uzakta tüm şehir ve ellerim uzakta
çok yakında postmodern bir darbeyi hazır eder gibi tüm askerler
uzakta tüm şehir ve ellerim uzakta
çok yakında postmodern bir darbeyi hazır eder gibi tüm askerler
hizada, bağcık bağlıyorlar boynuma
sen çok
çok uzakta
gözümden seçemediğim bir kan pıhtılaşması sarıp bir de her yanımı
yanını
yakın göstermeyen bir türlü
hani diyorum sen şimdi
başımın altında dizlerin bir de
sen çok
çok uzakta
gözümden seçemediğim bir kan pıhtılaşması sarıp bir de her yanımı
yanını
yakın göstermeyen bir türlü
hani diyorum sen şimdi
başımın altında dizlerin bir de
hani o hüznü silen kar akşamları kahkahası gibi
tahta bir masada şaraba dökülürcesine
öyle tank seslerinden çok uzakta
hatta bir martı mesela
tahta bir masada şaraba dökülürcesine
öyle tank seslerinden çok uzakta
hatta bir martı mesela
bahar sabahına atfedilmiş
ha bir de bir piknik pek tabii ,güneşli deniz kıyısında
ama sen şimdi çok hatta uzakta
büsbütün postal korkusu
ha geldiler ha gelecekler ürpermeleriyle yatağın toza bulanmış yanında
ha bir de bir piknik pek tabii ,güneşli deniz kıyısında
ama sen şimdi çok hatta uzakta
büsbütün postal korkusu
ha geldiler ha gelecekler ürpermeleriyle yatağın toza bulanmış yanında
içinde rakı geçen cümleler bir de
böyle akşam olmasa diyorum böyle biçare
işin belası uyumamışız hiç öyle boylu boyunca.
böyle akşam olmasa diyorum böyle biçare
işin belası uyumamışız hiç öyle boylu boyunca.
tek gözünü kapatmış miğfer
şakaklarımdan hicran geçiyor
ömrünce gulag orkestar duymamış asker
cebinde mandalina var
titrek bir sigara buğusu karanlıkta,en arkada.
hepsinin yüzünde yüzüme dönen tren çığlığı geçiyor
kaçak silahları sınırdan geçirecek
susuyor her şey sonra
başucumda tanklar patlamışcasına
susuyor
yalnız
emre müptela
mandilana kokusu.
onkasımikibinonbir-bomonti
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder